Resmî dinî söylem ciddi bir krizle karşı karşıyadır. Yazarımız, bu krizin en önemli gördüğü iki sebebi üzerinde durmaktadır:
Birincisi bir din olarak İslam’ın bütün zamanlar için geçerli siyasi, iktisadi ve fıkıhtan kaynaklanan hukuki bir sistemi olduğunun ileri sürülmesidir. Bu iddianın sahiplerine göre Müslümanlar bütün zamanlarda bu düzenlemelere göre yaşamalı ve bunlarla amel etmelidir. Allah da onlardan bunu istemektedir. Yaşadığımız krizin en önemli sebeplerinden birini bu delilsiz, temelsiz ve bir o kadar da yanlış olan bu iddiada ısrar edilmesidir.
İkinci sebep ise devletin İslam hükümlerini uygulamakla yükümlü olduğunun savunulmasıdır. Gerek İslam’ın hakikati gerekse Müslüman toplumların yaşamakta olduğu gerçeklikle hiçbir şekilde bağdaşmayan bu iki iddiada ayak diretilmesi hiç istenmeyen sonuçların ortaya çıkmasına zemin hazırlamakta ve ciddi krizlere yol açmaktadır.
Peki, bir din olarak İslam tüm zamanlar için geçerli bir hukuk sistemi midir?
Devlet İslam hükümlerini uygulamakta ne kadar sorumludur?..
Daha birçok sorunun cevabı ve krizden çıkış önerisi...