Elinizdeki çalisma muhtelif denemelerden olusmakta ve yasanmisliklar içermektedir. Bir hocasinin benzetmesiyle; bazen coskun bazen durgun, bazen çilgin bazen sakin akan, yer yer selaleler olusturan bir nehir gibi geldigi öze dogru seyreden bir yasamdan çekip çikarilmis tecrübelerdir. Akip giden nehirden farkli zamanlarda rastgele alinmis birkaç kova su gibi…
Bu muhtelif konulari birlestiren sey ise, ayni yasam öyküsünden, ayni tecrübeden damitilmis olmalaridir. Kitapta farkli konulari okurken bu ortak noktayi hissedeceginizi umuyorum. Su da fark edilecektir ki, bunlar kurgulanmis metinler degil; bazi olaylar, gözlemler ve yasanmisliklar sonucunda elin istem disi kaleme gidisiyle dogal olarak ortaya çikmis metinlerdir. Bazen bir tespit, bazen bir sohbet, bazen de bir nasihat formuna bürünmüs olabilirler; ama haddini bilen, samimi bir arayisi içinde barindiran satirlar oldugu asikârdir.
Aslinda herkesin yasami bir nehir, dere ya da irmak denebilir. Ya da hayat bir akistir. Biz bu akisin içindeyiz. Önemli olan su: Bu hayat nehrinde bir damla miyiz yoksa bir saman çöpü mü? Iste ben bunun derdindeyim.
Bütün deist-teist-ateist vs. din ve dünya görüslerini göz ardi ederek/geçerek… Hayatin genel akisinin, hay ve kayyum olan yaratici mutlak gücün kontrol ve kusatmasinda seyrettigine, ama bu akista bir saman çöpü olmamanin da bizim elimizde olduguna inaniyorum. Bunun için kendimizi tanimak, varligi ve hayati tanimak, hayatin ötesine dair sorular sorabilmek önemlidir. Duygu ve deneyimlerimi bu mütevazi kitapçikta paylasimim da bu farkindaligi artirmada katki saglamaya dönüktür.