Uygarlik, gerçekligi kesinlesmis, tümel/kapsamli ve birlestirici bir düsüncenin rahminden dogar. Bu düsünce uygarligin ruhu ve enerji deposudur. Uygarlik, düsünce ile bagi koptugunda inise geçer veya zayiflar. Tarih dönemler seklinde hareket eder. Bunlar uygarliklarin çocukluk, gençlik ve yasliliklarini geçirdikleri dönemlerdir. Uygarlik düsüncesini yenileyip zenginlestirerek ve çöküs hastaliklarindan arinmayi tesvik eden meydan okumalarin sundugu firsatlari degerlendirerek yaslanmayi geciktirmek mümkündür. Bundan fazlasi ise destekleyici faktörlere kalmistir. Bu faktörlerin varligi yardimci olur fakat yoklugu engellemez.
Ümmetin yasadigi medeniyet sürecinin ihtiyaçlarina cevap vermesi bakimindan gelinen bu nokta önemlidir. Kendisini, içine düstügü çöküs sürecinden kurtaracak seyin özlemini çeken ümmet, bu durumdan kurtulmak için çikis yolu bulamamaktadir. Çünkü bugün için geçerliligi kalmamis unsurlara dayanip asil sahip oldugu verimli potansiyelleri dikkate almamistir. Çektigi çileler ve acilar onu tembellestirirken çile gibi bizi güçlü kilan hiçbir seyin bulunmadigi gerçegini de unutmustur.